Çanakkale'de kan durmuyordu. Tıbbi malzeme yetişmiyordu
Kurşun yiyen bacaklar, kollar iple sıkılıyordu, yaraya ot tıkanıyordu.
Daracık alanda binlerce ölü beden yatıyordu. Milyarlarca sinek üşüşmüştü.
Dizanteri salgını vardı. İshalle başa çıkılamıyordu.
Anzak eri Harold Philing ürpertici şekilde tarif etmişti.
"Öylesine bitkin düşersin ki, bir kedi yavrusu kadar aciz kalırsın. Doktor dün gece kaç kere tuvalete gittiğimi sordu, 16 kere dedim. Paçalarımdan kan damlıyordu. Dizanteri insanı öldürmeden önce onurunu elinden alan bir hastalık"
Tabib yüzbaşı Abdülkadir şöyle anlatıyordu:
"...Mektepte kadavralar üzerinde anatomi dersi yapmış ve birçok otopsi yapmak mecburiyetinde kalmış bir doktorum ama, ön hattaki koku burnumdan çıkmadı, et yiyemez oldum!"
Anzak eri Steve Moyle, korku filminden farksız "su hatırası" nı şöyle anlatıyordu:
"Mataralarımızı kuyuya sarkıtırdık. Suda hep garip bir tat olduğunu söylerdik. Bir gün istihkamcılar geldi, kuyudan aşağı çengellerini salladılar. Çürümüş bir ceset çıkardılar."
Çanakkale buydu.
Kaynak: M.Kemal - Yılmaz Özdil
Bütün şehitlerimizin ruhları şad olsun..