Herkese merhabalar.
Bildiğiniz gibi aracımı sattım, haliyle bir süredir detay işlerine uzak kaldım. Ya da uzak kalmak istedim diyelim. Aracı niye sattım oraları geçiyorum. Fakat evdekiler arabasız kaldı. Haliyle iyi kötü bir araba alayım bari diyerekten araba arayışına girdim.
Niyetim Vag grubunun efsane 1.9 tdi 'ını almaktı. Eğer denk gelirse de Skoda Octavia istiyordum Mk1 kasa. Tabi uzun arayışlar sonrasında şunu gördüm Türkiye'de ikinci el yüksek km dizel almak zor değil. Çok çok çok zor. Yurtdışında 600 700 bin km'lere sorunsuz orjinal turbo, orjinal enjektör ve hiç motor açılmadan giden araba Türkiye'de 200 bin km'yi geçince cort oluyor. Yaklaşık 1-2 ay arayışımda hiç temiz arabaya denk gelmedim. Hepsinin ya motor açılmış ya turbo arızalıydı. Tabi ben bunun temel sebebini aracın yağ başta olmak üzere bakımlarının zamanında yapılmamasına bağlıyorum. Tabi bir de hiç bir araca doğru yağ koymuyoruz ne yazıkki. Sanayi ustaları sağolsun her araca 10w40 koyuyorlar. Haliyle Turbo'lar erken bitiyor. Benim kanaatim bu yönde.
Ee ne yapalım derken, iş yerinde eski odamda birinin Nissan Note'u vardı. Kendisi çok uzun yıllar bindi sonrasında, aracı satıp sıfır Pulsar aldı. Çok memnundu. Biraz aklıma o soktu diyebilirim Nissan Note. Zaten yurtdışı incelemelerine bakıyorum hep 4 yıldız almış(5 üzerinden) ve Tr'de kullananlar ne hikmetse hep çok memnun. Biraz araştırmaya başladım. Ve gördümki kendince bir piyasası da var. İyi araçlar hemen gidiyor. Yani ama aracın bir eksisi vardı: TİPSİZ.
Evet tipsiz. Göreceli felan değil, baya tipsiz. Çok tipsiz. Çizen mühendisin ya beynine kan gitmiyordu ya da bir arkadaşıyla iddia'ya girdi, ben dünyanın en çirkin araçlarından birini çizeceğim ve Nissan'a bunu ürettireceğim göreceksin diye. Her neyse. İnşallah buraları yanlış anlamazsınız, aracı küçümsüyor felan değilim, çok şükür hiç araba alamayan, araba almayı hayal dahi edemeyen insanlar var bu memlekette farkındayım. Araç çok mantıklı bir araba ama tipini çizen çok yakışıklı yapamamış sadece bunu söylüyorum. Gerçi o tipsizliği neticesinde de iç mekanı çok geniş onu belirteyim.
Ancak araç dizel olduğu için yine temiz araç bulmakta zorlandım. Fakat sonra Allah nasip etti tam akşam 22:10'da sahibinden de sayfa yeniledim bu araç ilana düştü. Sahibi full yetkili servis bakımlı başka hiç bir yere gitmedi diyince 190 binde olsa aldım. (Renault 1.5 dci en aptal adam bile 500 bin km biner bu motora, taksici akrabamın Clio taksisi vardı 630 bin bindi ) Zaten araca çok temiz binilmiş servis kayıtlarında 87 binde baskı değişmiş diye görünüyor. Aracı gösterdim bu baskı daha en az 60 bin gider dendi. Yani heralde ya hep uzun yol yapıldı ya da trafiğe girilmedi. Araçtan çok memnunum bunu da ekleyeyim. daha 1 hafta olmadı ama memnunum. Mantık ile hareket ederseniz çok güzel araba. Ama şu da var:
Alfa'yı kitledikten sonra dönüp bir kere bakıyordum. Sonra bir kere daha. Sonra apartmana girip apartman kapısından bir kere daha. En az 3 kere. Bu araçta ise kitliyorum, koşar adım uzaklaşıyorum. Yani tipi enterasan. Gerçi çaktırmayın bugün polisaj yaparken ufaktan sevimli gelmeye başladı. ( Bu arada araçta mayıs ayında Nissan yetkili servis tarafından yapılmış seramik kaplama ve motor koruma var. Yetkili servise göre yapılan işlem başarılı denebilir. Ek bilgi diye yazdım. Şimdilik seramiği sökmeyi düşünmüyorum.)
Çok uzattım, okuyamadık durumumuz yoktular konuyu terkedecekler. Özür diliyorum, şimdi bu kadar yazdım silmek de olmaz inşallah sıkmamışızdır.
Konumuza dönüyorum. Far polisajı. Evet. Telefonum serviste haliyle foto kalitesi oldukça kötü. Ama işlemler yol gösterici olur diye paylaşayım yine de.
Fotoğraflar daha kaliteli olsun ben de isterdim, ama imkanlar bunu gerektirdi. En azından far polisajına girmek isteyen şöyle bir konuya göz gezdirse bir şeyler kafasında oluşur diye düşünüyorum.
Konu bitti, kafanızı çok şişirdim kusura bakmayın. Adminimizi de ayrıca kutluyorum. O kadar resim yükledim, yazı yazdım. Ne sistem dondu ne hata verdi. Forum çok güzel çalışıyor gerçekten. Beni bilen bilir konuları çok özenle açmaya, yazım ve noktalamaya çok dikkat etmeye ve yazının okunaklı olmasına çok özen gösteririm. Haliyle fotoğrafların sıralanışı, paragraflar vs. baya uğraşıyorum. Haliyle forum arayüzü çok önemli benim için. Bizim Admin güzel çalışıyor belliki çok uzun zamandır bu kadar uzun bir yazıyı internete bu kadar kolay yüklememiştim.
Saygılar sevgiler.
Bildiğiniz gibi aracımı sattım, haliyle bir süredir detay işlerine uzak kaldım. Ya da uzak kalmak istedim diyelim. Aracı niye sattım oraları geçiyorum. Fakat evdekiler arabasız kaldı. Haliyle iyi kötü bir araba alayım bari diyerekten araba arayışına girdim.
Niyetim Vag grubunun efsane 1.9 tdi 'ını almaktı. Eğer denk gelirse de Skoda Octavia istiyordum Mk1 kasa. Tabi uzun arayışlar sonrasında şunu gördüm Türkiye'de ikinci el yüksek km dizel almak zor değil. Çok çok çok zor. Yurtdışında 600 700 bin km'lere sorunsuz orjinal turbo, orjinal enjektör ve hiç motor açılmadan giden araba Türkiye'de 200 bin km'yi geçince cort oluyor. Yaklaşık 1-2 ay arayışımda hiç temiz arabaya denk gelmedim. Hepsinin ya motor açılmış ya turbo arızalıydı. Tabi ben bunun temel sebebini aracın yağ başta olmak üzere bakımlarının zamanında yapılmamasına bağlıyorum. Tabi bir de hiç bir araca doğru yağ koymuyoruz ne yazıkki. Sanayi ustaları sağolsun her araca 10w40 koyuyorlar. Haliyle Turbo'lar erken bitiyor. Benim kanaatim bu yönde.
Ee ne yapalım derken, iş yerinde eski odamda birinin Nissan Note'u vardı. Kendisi çok uzun yıllar bindi sonrasında, aracı satıp sıfır Pulsar aldı. Çok memnundu. Biraz aklıma o soktu diyebilirim Nissan Note. Zaten yurtdışı incelemelerine bakıyorum hep 4 yıldız almış(5 üzerinden) ve Tr'de kullananlar ne hikmetse hep çok memnun. Biraz araştırmaya başladım. Ve gördümki kendince bir piyasası da var. İyi araçlar hemen gidiyor. Yani ama aracın bir eksisi vardı: TİPSİZ.
Evet tipsiz. Göreceli felan değil, baya tipsiz. Çok tipsiz. Çizen mühendisin ya beynine kan gitmiyordu ya da bir arkadaşıyla iddia'ya girdi, ben dünyanın en çirkin araçlarından birini çizeceğim ve Nissan'a bunu ürettireceğim göreceksin diye. Her neyse. İnşallah buraları yanlış anlamazsınız, aracı küçümsüyor felan değilim, çok şükür hiç araba alamayan, araba almayı hayal dahi edemeyen insanlar var bu memlekette farkındayım. Araç çok mantıklı bir araba ama tipini çizen çok yakışıklı yapamamış sadece bunu söylüyorum. Gerçi o tipsizliği neticesinde de iç mekanı çok geniş onu belirteyim.
Ancak araç dizel olduğu için yine temiz araç bulmakta zorlandım. Fakat sonra Allah nasip etti tam akşam 22:10'da sahibinden de sayfa yeniledim bu araç ilana düştü. Sahibi full yetkili servis bakımlı başka hiç bir yere gitmedi diyince 190 binde olsa aldım. (Renault 1.5 dci en aptal adam bile 500 bin km biner bu motora, taksici akrabamın Clio taksisi vardı 630 bin bindi ) Zaten araca çok temiz binilmiş servis kayıtlarında 87 binde baskı değişmiş diye görünüyor. Aracı gösterdim bu baskı daha en az 60 bin gider dendi. Yani heralde ya hep uzun yol yapıldı ya da trafiğe girilmedi. Araçtan çok memnunum bunu da ekleyeyim. daha 1 hafta olmadı ama memnunum. Mantık ile hareket ederseniz çok güzel araba. Ama şu da var:
Alfa'yı kitledikten sonra dönüp bir kere bakıyordum. Sonra bir kere daha. Sonra apartmana girip apartman kapısından bir kere daha. En az 3 kere. Bu araçta ise kitliyorum, koşar adım uzaklaşıyorum. Yani tipi enterasan. Gerçi çaktırmayın bugün polisaj yaparken ufaktan sevimli gelmeye başladı. ( Bu arada araçta mayıs ayında Nissan yetkili servis tarafından yapılmış seramik kaplama ve motor koruma var. Yetkili servise göre yapılan işlem başarılı denebilir. Ek bilgi diye yazdım. Şimdilik seramiği sökmeyi düşünmüyorum.)
Çok uzattım, okuyamadık durumumuz yoktular konuyu terkedecekler. Özür diliyorum, şimdi bu kadar yazdım silmek de olmaz inşallah sıkmamışızdır.
Konumuza dönüyorum. Far polisajı. Evet. Telefonum serviste haliyle foto kalitesi oldukça kötü. Ama işlemler yol gösterici olur diye paylaşayım yine de.
Farın ilk durumu hakkında bir kaç foto, fotoğraflar sizi yanıltmasın özellikle sol farın üstünde vernik yanıkları mevcut rengi de oldukça sarı.
Aslına bakarsanız farların ikisinin de durumu iyi değil, ama telefon nedense çok güzel çekememiş. Ön tamponda boya çatlağı var o da burdan görünmüyor mesela. Her neyse. Başlangıç işlemlerini yazayım:
- Farın yıkanması.
- Fara kil yapılması (Tabiki şart değil, ben olurda zımparaya bir şey takılır farı derinden çizer diye yapmak istedim.
- Maskeleme
Maskelemeyi biraz açmak istiyorum. Eray abinin tavsiyesi ile maskelemeyi biraz ciddiye aldım, disk zımparayı kaportaya sürtmemek için. Alüminyum bir bant buldum evden. Onu sıkıştırdım kaporta ile far arasına. Sonra da o alüminyum bantı kağıt bant ile yapıştırdım. Alüminyum bantı ne kadar zor sökülür bilmediğimden doğrudan yapıştırmak istemedim. Bazı resimleri detaylı incelerseniz bantı görebilirsiniz.
İlk aşamayı bitirdikten sonra zımparaya geçtim.
Zımpara olarak 800-1000-1500 disk zımpara kullanacağım, sonra da 2000 düz zımpara kullanacağım. En azından plan buydu. Yalnız 800'ü taktım ve sadece bir tur döndürdüm, cırt ile zımpara ayrıldı. (Yukarıdaki foto) Zaten uyduruk duruyordu fakat bu kadar da beklemiyordum. Haliyle disk zımparayı elime oturttum ve elimle devam ettim.
800 zımpara sonrası görüntü bu şekildeydi. (Yukarıdaki foto) Sırada 1000 ve 1200 vardı. Bence bu zımparalar arasında zımpara yapılan bölgeyi hafif nemli bir bezle temizlemekte fayda var.
Onun dışında heralde aylardır kullanılmadığından içinde ab x101 apc'si olan resimde görünen mavi başlıklı muratplastik fısfısı bozulmuş. Murat plastik de bozulabiliyormuş bunu gördüm.
Zımpara olarak 800-1000-1500 disk zımpara kullanacağım, sonra da 2000 düz zımpara kullanacağım. En azından plan buydu. Yalnız 800'ü taktım ve sadece bir tur döndürdüm, cırt ile zımpara ayrıldı. (Yukarıdaki foto) Zaten uyduruk duruyordu fakat bu kadar da beklemiyordum. Haliyle disk zımparayı elime oturttum ve elimle devam ettim.
800 zımpara sonrası görüntü bu şekildeydi. (Yukarıdaki foto) Sırada 1000 ve 1200 vardı. Bence bu zımparalar arasında zımpara yapılan bölgeyi hafif nemli bir bezle temizlemekte fayda var.
Onun dışında heralde aylardır kullanılmadığından içinde ab x101 apc'si olan resimde görünen mavi başlıklı muratplastik fısfısı bozulmuş. Murat plastik de bozulabiliyormuş bunu gördüm.
Bu da 1000 zımpara sonrası görüntü. (Yukarıdaki foto) .Sarı bez Dursun ile amazon.com'dan aldığımız Cg'nin bezi. Mavi eldiven Aliexpress kil eldiveni, alüminyum bantta işte maskeleme için kullandığım bant. Onun altında koruyucu bant var, onu açmadıkça yapışmıyor.
Farların zımparalı son fotosu bu. (Yukarıdaki foto) 1500 ile yaptığım zımparayı çekmemişim. Bu el ile 2000 yaptım ondan sonrası çekilmiş foto. Bu arada disk zımparalarım çok kalitesizdi hepsi yai lk dokunuşta ya da az bir kullanım ile cırtından koptu hep elimle bitirmek zorunda kaldım. Şunu da ekleyeyim zımparaları makinenin dual action modunda yaptım. Yani çok kısa süre yapabildim sonra zımparalar gitti zaten.
Şimdi bundan sonra ne yaptım onu anlatayım. Makinenin rotary ayarında (Bunun tam adı rotary değil de güçlendirilmiş vites gibi bir şey benim makinede her neyse) Cg mikrofiber pad ve Menzerna 400 ile çalıştım. Sonra aynı pad üzerine biraz da 2500 döküp öyle çalıştım.
Benim için far ve cam temizliğinde en önemli şey gökkuşağını görebilmek. Baktım polisaj sonrası görebildim gökkuşağını. (Yukarıdaki foto) Telefon çok iyi çekemediği için aklınıza şu soru gelebilir, bunların zımpara öncesi fotoğraflardan hiç bir farkı yokki. Aslında var ama telefon o ayrımı çok yakalayamadı ne yazıkki.
Şimdi farlara koruma uygulayacağım. Onun için pastanın o yağlarını temizlemek için rossman'dan aldığım bu domol cam yüzey temizleme sıvısını kullandım. Finishing pad'e damlattım ve fara yaydım. Artan ürünle aracın ön camına ve şöfor camına da temizlik yaptım. Cam yüzey temizlemek için iyi ürün tavsiye ederim. Kireç lekesini direk hiç zorlanmadan alıyor. Ayda bir ya da iki ayda bir kullanmak için alabilirsiniz. El ile de uygulanabilir .
Domol cam yüzey temizleyiciden sonra gökkuşağı biraz daha belirginleşti. (Yukarıdaki foto)Ürünü iyice yayıyorsunuz makine veya padle, sonra üstüne su veya camsil fıslarsanız çok rahat çıkıyor sonra kuru bezle kurulayın. Yalnız burda farın altında az biraz pus kalmış gibi gördüm, sonra haliyle tekrar polisaj tekrar kısa bir domol geçtim, orayı düzelttim, ama fotoğraflamadım. Koruma ürününe geçmeden önce arka farları da yapmak istedim. Arka farlar da çok çizik vardı anlayamadım sebebini.
İyiki de yapmışım arka far da çalışmak çok daha kolay. Sadece 2000 zımpara geçtim elimle, sonra menzerna 400, sonra domol temizleyici. Özellikle orta fren lambası çok tatmin etti. Neden bilmiyorum, çok kötüydü ilk hali. Aşağıda paylaştığım ilk resim orta fren lambasının ilk hali.
Dayı neye bu kadar dikkatli bakıyor anlayamadım.
Kalan Domol ürün ile arka camı temizledim. (Yukarıdaki foto) Arka cam da oldukça temiz oldu. Cidden iyi ürün. Arkadaşım reklam yapmıyorum, fiyatı uygun işte al kullan. Bastırarak uygularsanız silecek izini de almıştı Alfa'da. Ama bunda alır mı bilmiyorum dikkat etmedim. Sonuçta 190 bin km'dir cama hiç bir şey uygulanmamışsa baya zor.
Yani resimlerden çok anlaşılmasa da arka farlar harika oldu. Gerçekten sıfır gibi oldu baya kristal netliğinde. Ön farlar için aynısını söylemem zor. Galiba yüksek km ve yüksek yaştan ve sürekli farın sıcaklığından artık ön farlar bir süre sonra içeriden renk değiştiriyor kimyasal olarak. Plastiğin yavaş ısıda pişmesi gibi. Yani hep az da olsa bir sarılık kalıyor, öyle sıfır far gibi olmayabiliyor. Fakat arka farlar gerçekten sıfırı gibi oldu.
Son resimlere geçtik. Korumaya alıyorum farları.
Koruma ürününden bahsedip konuyu sonlandırayım, zaten gereksiz uzattım gibi hissediyorum. Nanolex Headlight. Ürünü yaklaşık 15 ay önce 300 liraya almıştım. Bugün galiba 1000 lira olmuştur. Peki değer mi ?
Değmez. Altı üstü far, fusso sürün ya da her yıkama sonrası bi qw ile üstünden geçin. Ya da Çin'den seramik alıp onu uygulayın. En kötü senaryo da tekrar sararır, tekrar polisaj yaparsınız far koruma ürününe bu kadar parayı vermek anlamsız. Gerçi ürün dış plastikte de kullanılabiliyor. Yine de gereksiz pahalı. Nanolex 3 yıl koruma vadediyor, ama burası Türkiye. Burda Modesta bile 3 yıl zor dayanır. Yani sakın ola bu ürünü almayın, onu diyorum. Ha güzel su itiyor koruyor olabilir, ama pahalı gerek yok.Şimdi bundan sonra ne yaptım onu anlatayım. Makinenin rotary ayarında (Bunun tam adı rotary değil de güçlendirilmiş vites gibi bir şey benim makinede her neyse) Cg mikrofiber pad ve Menzerna 400 ile çalıştım. Sonra aynı pad üzerine biraz da 2500 döküp öyle çalıştım.
Benim için far ve cam temizliğinde en önemli şey gökkuşağını görebilmek. Baktım polisaj sonrası görebildim gökkuşağını. (Yukarıdaki foto) Telefon çok iyi çekemediği için aklınıza şu soru gelebilir, bunların zımpara öncesi fotoğraflardan hiç bir farkı yokki. Aslında var ama telefon o ayrımı çok yakalayamadı ne yazıkki.
Şimdi farlara koruma uygulayacağım. Onun için pastanın o yağlarını temizlemek için rossman'dan aldığım bu domol cam yüzey temizleme sıvısını kullandım. Finishing pad'e damlattım ve fara yaydım. Artan ürünle aracın ön camına ve şöfor camına da temizlik yaptım. Cam yüzey temizlemek için iyi ürün tavsiye ederim. Kireç lekesini direk hiç zorlanmadan alıyor. Ayda bir ya da iki ayda bir kullanmak için alabilirsiniz. El ile de uygulanabilir .
Domol cam yüzey temizleyiciden sonra gökkuşağı biraz daha belirginleşti. (Yukarıdaki foto)Ürünü iyice yayıyorsunuz makine veya padle, sonra üstüne su veya camsil fıslarsanız çok rahat çıkıyor sonra kuru bezle kurulayın. Yalnız burda farın altında az biraz pus kalmış gibi gördüm, sonra haliyle tekrar polisaj tekrar kısa bir domol geçtim, orayı düzelttim, ama fotoğraflamadım. Koruma ürününe geçmeden önce arka farları da yapmak istedim. Arka farlar da çok çizik vardı anlayamadım sebebini.
İyiki de yapmışım arka far da çalışmak çok daha kolay. Sadece 2000 zımpara geçtim elimle, sonra menzerna 400, sonra domol temizleyici. Özellikle orta fren lambası çok tatmin etti. Neden bilmiyorum, çok kötüydü ilk hali. Aşağıda paylaştığım ilk resim orta fren lambasının ilk hali.
Dayı neye bu kadar dikkatli bakıyor anlayamadım.
Kalan Domol ürün ile arka camı temizledim. (Yukarıdaki foto) Arka cam da oldukça temiz oldu. Cidden iyi ürün. Arkadaşım reklam yapmıyorum, fiyatı uygun işte al kullan. Bastırarak uygularsanız silecek izini de almıştı Alfa'da. Ama bunda alır mı bilmiyorum dikkat etmedim. Sonuçta 190 bin km'dir cama hiç bir şey uygulanmamışsa baya zor.
Yani resimlerden çok anlaşılmasa da arka farlar harika oldu. Gerçekten sıfır gibi oldu baya kristal netliğinde. Ön farlar için aynısını söylemem zor. Galiba yüksek km ve yüksek yaştan ve sürekli farın sıcaklığından artık ön farlar bir süre sonra içeriden renk değiştiriyor kimyasal olarak. Plastiğin yavaş ısıda pişmesi gibi. Yani hep az da olsa bir sarılık kalıyor, öyle sıfır far gibi olmayabiliyor. Fakat arka farlar gerçekten sıfırı gibi oldu.
Son resimlere geçtik. Korumaya alıyorum farları.
Koruma ürününden bahsedip konuyu sonlandırayım, zaten gereksiz uzattım gibi hissediyorum. Nanolex Headlight. Ürünü yaklaşık 15 ay önce 300 liraya almıştım. Bugün galiba 1000 lira olmuştur. Peki değer mi ?
Fotoğraflar daha kaliteli olsun ben de isterdim, ama imkanlar bunu gerektirdi. En azından far polisajına girmek isteyen şöyle bir konuya göz gezdirse bir şeyler kafasında oluşur diye düşünüyorum.
Konu bitti, kafanızı çok şişirdim kusura bakmayın. Adminimizi de ayrıca kutluyorum. O kadar resim yükledim, yazı yazdım. Ne sistem dondu ne hata verdi. Forum çok güzel çalışıyor gerçekten. Beni bilen bilir konuları çok özenle açmaya, yazım ve noktalamaya çok dikkat etmeye ve yazının okunaklı olmasına çok özen gösteririm. Haliyle fotoğrafların sıralanışı, paragraflar vs. baya uğraşıyorum. Haliyle forum arayüzü çok önemli benim için. Bizim Admin güzel çalışıyor belliki çok uzun zamandır bu kadar uzun bir yazıyı internete bu kadar kolay yüklememiştim.
Saygılar sevgiler.
Son düzenleme:
yılların yıpranmasını almak zor. sonuç tatminkar güzel günlerde kullanın hayırlı olsun .
